İçmek Ya da İçmemek

Bahçede yavaşça yürüyordum. Yazmam gerek bir oyun vardı ve bana ilham gelmiyordu. Bahçede elimde kağıtla dolanıyordum. Akılma bir şey gelirse karalarım diye. O sırada hizmetçilerden biri geldi ve:

Majesteleri sizi çağırıyor,efendim dedi ve tekrar geri döndü. Hızlıca odasına doğru yöneldim. Sarayın içine girdiğimde şaşırmıştım. Hizmetçiler buraya akın mı düzenliyordu ne? Beni görünce onlarda şaşırmıştı tabi. Kapısının önüne geldiğimde kapıyı çaldım. İçeriden gel sesini duyduğumda kapıyı açarak içeriye girdim. Kısa bir reverans sonrası olduğum yerde dikeldim ve:

Beni çağırmışsınız Majesteleri dedim ve yanına doğru birkaç adım attım.

Odamda çalışırken bir ara sıkıldım ve camdan dışarı baktım. Jack Sparrow'u görmek tabi ki beni memnun etmedi. Bu adamın evi yok muydu? Neden burada kalıyordu ki?

Kapımın önünde sürüyle bulunan hizmetçi grubundan birine onu çağırttım. Kısa süre sonra kapım çalındı. İçeri gelmesini söylediğimde usulca dediklerime uyması da tuhafımı gitmişti.

-Beni çağırmışsınız Majesteleri

Bir kaç adım attığında nedensiz yere kılıçlarımı çekme ihtiyacı duydum. Bu adamdan kesinlikle hoşlanmıyordum ama kont ünvanı vardı. Tabi küçük de olsa bir ünvanı olması ve Jeanne onun buraya kolayca girebilmesini sağlıyordu. En azından marki gibi bir ünvanı yoktu.

"Neden hala burada olduğunu soracaktım Jack. Neden gidip ev dediğin o viranede yaşamıyorsun?"

Camın kenarına yaslandım sıkıntıyla. Açık olduğundan pencere içeri hafifçe giren rüzgar benim sinirlerimi sakinleştirebiliyordu.

"Kont ünvanı basit bir ünvan Jack. Seni sonsuza dek burada tutamaz. Jeanne olmasa buranın kapısına bile yaklaşamazdın ya."

Jeanne, kralı bile ikna etmişti. Bu kızın yeteneklerini kesinlikle küçümsemiştim. Şimdi öldürmek istediğim biriyle beraber aynı havayı solumak zorunda bırakılmıştım. Kesinlikle işkence sayılabilir.

"Neden hala burada olduğunu soracaktım Jack. Neden gidip ev dediğin o viranede yaşamıyorsun?"

Tamam! Cidden bu işten sıkılmaya başlamıştım. Neden birine taktı mı takıyordu ki? Şu an onun emrimde olmasam gerçekten de kılıcımı çekmiş boynuna dayamış olurdum ama...

Affedersiniz ama o virane yer dediğiniz yer şuan da Dünya'nın en iyi gemisi! Sizinkilerden bile dedim sinirle. Açtığı pencereyle içeriye hava girmişti. En azından ölmeyecektik havasızlıktan. Karşısında durmaktan sıkılmıştım. Yavaşça sandalyelerden birine geçtim ve oturdum.

"Kont ünvanı basit bir ünvan Jack. Seni sonsuza dek burada tutamaz. Jeanne olmasa buranın kapısına bile yaklaşamazdın ya! ''

Jeanne olmasa bile girebilirdim. Bunu biliyor olması gerekirdi. Kont ünvanı burada kalmama gayet yetiyordu. Aslına bakarsanız efendim burada kalmama gayet yetiyor dedim ukalaca.

Affedersiniz ama o virane yer dediğiniz yer şuan da Dünya'nın en iyi gemisi! Sizinkilerden bile

Ben bir şey demediğim halde oturmasına baktım. Saygısız herif!

Aslına bakarsanız efendim burada kalmama gayet yetiyor
Bu kadar ukala konuşması beni şaşırtmıştı.

"Sen kontu ne kadar yüksekte zannediyorsun? Jeanne olmasa buraya sadece kapıdan uğramaya gelebilirsin. Kraliyet ailesiyle bağın yok Jack. Yoksa sana bazı şeyleri anlatmadı mı Jeanne?"

Anlaşılan bu kadar kibirli olması cahilliğinden kaynaklanıyordu. Aslında kraliyet ailesinden izin çıkmazsa, tabi asıl kraldan, kraliçe bile burada kalamazdı. Anlaşılan birilerinin bu konuda bilgisi yoktu. Sadece üst rütbedeki yakınlarımız grandük, dük, marki gibi kişiler burada rahatça kalabilirdi fakat onlarda da sarayda sığıntı gibi yaşayamazlardı. Onur denen bir şey vardı.

Korsanlarda eksik olan şey.

"Neyse sığıntı bir şekilde yaşayacağını öğrendiğime göre gidebilirsin."

Elimle çıkmasını işaret eden bir hareket yaptım. Sonra da cama dönüp dışarıyı izlemeye koyuldum. Bu adamı buradan atmak için babamla konuşmalıydım. Ama onu nasıl ikna edebilirdim ki? Jeanne onun biricik kızıydı ve ne derse yapmaya razıydı. Sıkıntıyla saçlarımı karıştırdım.

"Sen kontu ne kadar yüksekte zannediyorsun? Jeanne olmasa buraya sadece kapıdan uğramaya gelebilirsin. Kraliyet ailesiyle bağın yok Jack. Yoksa sana bazı şeyleri anlatmadı mı Jeanne?"

Anlatması gerekmez zaten. Çünkü; ben bileceğimi biliyordum. Ayrıca kraliyet ailesiyle bağım olmasa da annem bu krallıkta doğmuştu ve seneler boyunca bu krallığa hizmet etmişti. En azından bir bağ değil mi? Bu kadar neden kendine güveniyor bilmem. Sadece bir prens. Önemsenecek bir şey değil en azından şimdilik.

Aslına bakarsanız 'Sayın kendini beğenmiş efendim ' sonra duraksadım ve yanlış yapmışım gibi rol takınarakd devam ettim. Affedersiniz majesteleri diyecektim. Yani diyorum ki çok yüksek olmasa da -ki kral yükselten benim- önemli rol sahibi. Ama sizin 'şu kraliyet ailesi' zırvalarınız malesef bunu anlamk istemiyor dedim ve oturduğum yerden kalktım yavaşça. "Neyse sığıntı bir şekilde yaşayacağını öğrendiğime göre gidebilirsin." Elbette majesterleri dedim. Arkamı döndüm kapıya ilerledim ve dilimi çıkardım. Sonra çıkmadan önce ona döndüm ve Birşeyler ister misiniz ' majesterleri ' ?

Aslına bakarsanız 'Sayın kendini beğenmiş efendim ' Affedersiniz majesteleri diyecektim. Yani diyorum ki çok yüksek olmasa da -ki kral yükselten beni- önemli rol sahibi. Ama sizin 'şu kraliyet ailesi' zırvalarınız malesef bunu anlamk istemiyor

Asıl bu adam beni anlamıyordu. Benim kastettiğim şey... Her neyse. Daha düzgün cümle kurmaktan aciz bir ayyaşla konuşmam bile gereksizdi.

Birşeyler ister misiniz ' majesterleri ' ?

Bakışlarım ona çevrildi.

"Sarayı terket ve bir daha buraya yaklaşma. Ya da kısaca git öl."

Dediklerimi yapmayacaktı elbetteki. Ama bulduğum her hatasında zindana atmaktan da zevk alacaktım. Hele büyük bir hata yapsın! Onu krallıktan sürgün ettirecektim. Jeanne ile evlense bile -ki en büyük korkumdu bu- asla hak iddia edemeyecekti hiç bir şeyde. Kral olduğum zaman bunun için uğraşacağım. Ama evlenirlerse ona buradan gitmesini söyleyemezdim. Lanet olsun. Belki de en iyisi ejderham ile biraz gezmekti.

"Belki de en basit şey, git ve gözüme gözükme."

"Sarayı terket ve bir daha buraya yaklaşma. Ya da kısaca git öl."

Haha! İstesende gitmeyecem Alex! Gözlerimi ona çevirdim. Öfkeli bir bakış attım. Küstah şey!

"Belki de en basit şey, git ve gözüme gözükme."

Şimdi korsan olacaktım ki kılıcını boynuna sayamış,tehditler savuruyor olacaktım. Sadece yüzüne öfkeyle baktım ve Elbette sayın ukala prens dedim ve kapıyı kapatarak çıktım odasından. Sinirlerimi o kadar çok hoplatıyordu ki onu tek kaşık su da boğabilirdim. Söylenerek odama geçtim ve birşeyler içtim.

-Son -